20 Şubat 2010 Cumartesi

Allah Belanı Versin !

Başlıktaki sözüm net olarak 2 kişiye.Tabi onları kapsayanlarda var ama ben direk olarak 2 kişiye beddua ettim bu maçta.Normalde beddua eden biri de değilim onu da ekliyim.
Bedduanın ilk sebebi olan insan Daum. ikincisi ise Daniel Güiza. Deniz Barış'ı bile es geçtim düşünün!

Nedenlerini açıklamıyorum, maçı izleyen herkes anlar ve benimle aynı tepkiyi verir.Sadece bu maçı izleyen için değil tabi: güizanın veya daumun bulunduğu herhangi maçı izlerken bu tepkiyi sarfetmek yerli yerinde, gayet normal birşeydir.

Ne güizadan ne de daumdan hiç bir ümidim kalmadı. İsterse biri gol kralı olsun, isterse öbürü bizi Avrupa Ligi şampiyonu yapsın(!).İkisinin de Allah belasını versin.Aldıkları parayı verene de yazıklar olsun.

Asın şimdi stada "Hep destek, tam destek" pankartlarını..Size edecek bir ağız dolusu küfürüm ve çekiceğim şaaaak diye ses çıkaran bir 'NAAAH' ım var.

Fenerbahçe'me olan aşkımı sizde azaltamayacaksınız, ne kadar küfür yeseniz azdır.

11 Şubat 2010 Perşembe

Bu kupa bize yar olmaz.

Bu maç sonunda sevinmeyi hiç haketmedik.Rezalet bir oyun izledik ve buna sebep olarak kimse bana eksiklerden bahsetmesin arkadaş, büyük takım yedekleriyle, herşeyiyle büyük olur.İlk maçtaki güzel oyunumuzdur turu haketmemizi sağlayan.
Alın size 'Gönderilecekler Listesi', hatta 'Niye Hala Duruyor Bunlar Takımda' listesi;
-Deniz Barış
-Selçuk Şahin
-Daniel Güiza
-Vederson
-Önder Turacı
-Ali Bilgin
Bunlar bir çırpıda, en yakın transfer sezonunda elden çıkarılmalı artık.Selçuk ve Deniz bizim sadık oyuncularımız ne zaman oyna dense oynuyorlar hiç sorun çıkarmıyorlar fakat bu nasıl oyun birader? pas yapamayan ortasaha mı olur Allah aşkına? Aşalım artık bu tip oyuncuları. Hadi Deniz Barış'ı defans kabul edelim. Deniz'in Diyarbakırspor maçında, defans mevkiine geçtiği son dakikalarda, Ayman'dan yediğimiz gole müdahalesine bir bakın derim...Baktınız mı? Bir şey göremediniz değil mi? Çünkü müdahale etmiyor kendisi. İki arada bir derede kalıyor ve rakibe şut şansı tanıyor.Ayman şutunu çektiğinde ise kafasına doğru gelen toptan korkarak topun önünden çekiliyor ve çekildiği top kaleye gidip gol oluyor.
Güiza'ya ne demeli peki?Dün gol attı fakat dikkatli bakarsanız -ki bakmışsınızdır- çektiği şut taca çıkıyordu ki Bursalı defansın ayağına çarparak kaleye gitti ve kalecide böylelikle ters köşeye yatmış oldu.Bir de takımdaki "Güiza'ya havadan top atalım" inadını anlamıyorum.Evet Güiza'da istiyor belki defansın arkasına atılan topun ona gelmesini fakat, bizimkiler buna havadan top atıyor, atıyor, atıyor, bu herif zıplamıyor.Topa tabiri yerinde ise MAL gibi bakıyor.Defansın arkasına yerden de atıyor bizimkiler ve kaleciyle karşı karşıya kalabiliyor bu Güiza ama sonuç her maçta malum.. atamıyor golü.Neyse .Güiza'yla ilgili düşüncelerimi zaten onun ismi altında bir başlıkta paylaşmıştım.

Bu gönderilecekler listeme Cristian Baroni'yi de koyabilirim, hatta ara ara Andre Santos'u da koyasım geliyor. Santos kaliteli ve yetenekli bir adam. R.Carlos varken sol açık oynuyordu ve mevkisi orası değil diye kötü oynadığı maçlarda ses etmiyordum.Ancak sol bekte, sol açıkta oynadığından daha kötü gibi geldi bana.Aşırı bir pozisyona girme, durduğu yeri bilememe sorunu var kendisinin.Sol bekte iyi oynadığı maçlar da var tabi ama bu kademe olayını geliştirmesi lazım.Eğer geliştirmezse de alalım İbrahim Üzülmez'i.

Emre, Alex, Gökhan Gönül bize turu kazandıran üçlüydü bana göre.Kendilerine birer birer teşekkürlerimi sunuyorum.Gökhan Ünal'da fena değildi fakat ilk dakikalarda karşı karşıya kaçırdı tekrar.Önceki maçta da kaçırmıştı ama olsun, adettendir uyum sorunu diyelim.Güiza'ya attığı pasın şahaneliğine de değinmek lazım. Tam OKÇUnun ayağına geldi top dokunsa gol olucak fakat alışıla gelmiş bir şekilde dokunamadı.Maç sonunda zeminin azizliği dedi.Maçı radyodan dinleseydim inanırdım sevgili Güiza.Yazık sana kepaze insan.

Başlıktaki dediğim gibi; Bu kupa bize yar olmayacak gibi.Bu sene rakibimiz kalmadı nerdeyse kupada fakat  nasıl bir cenabetlikse 3-0'ın rövanşında eleniyorduk.Neyse bu maçta geldi geçti, Daum'un hatalardan ders alma gibi bi özelliği olmadığından kendisine ne desek boş.Artık Lille diye bir sorunumuz var.Umarım o maçta tekrar takım gibi oynarız.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Milano Derbisi

Sınavlar dolayısıyla bir süredir yazamıyordum, aslında vaktim oldu fakat biraz tembellik ettim.Sınav süresince de maç kaçırmadım, sınavların futboldan önemli olucak hali yok ya.. Her neyse tembellik etmeye devam edebilirdim aslında ancak karşıma Milano derbisi çıkageldi.


İtalyan medyası Milan ve İnter'deki (özellikle Milan'daki) yabancı oyuncuların varlığının çoğalması dolayısıyla Milano derbisinin eskisi kadar ateşli ve çekişmeli olup olmadığını sorguluyor.Aynı kentin iki takım arasındaki çekişmeyi ancak o kentte yaşayan, o kentte yetişen futbolcuların anlayabileceğini sanıyor bazı kesim.Onlar öyle sanadursun.. Sahaya çıkanlar en nihayetinde İnter ve Milan.

Guiseppe Meazza Stadı bu sefer mavi-siyah'a bürünmüş.Sahaya çıkan iki takım öncelikle formalarıyla mest etti beni.Hele o Milan'ın forması nasıl bir şahaneliktir? İnter'in de hakkını yemeyelim forma konusunda, o da apayrı bir güzel. İkiside tarihi formalarının özelliğini koruyarak modernleştirmişler ve beni mesut etmişler.Tribünlerde alışılagelmiş mavi-siyah bir kareografi var ve ortada beyazın üzerine yazılmış büyükçe bir CURVA NORD (kuzey tribünü) pankartı  ile stadında etkisiyle çok güzel bir görüntü oluşmuş.Maçın başlamasına az bir zaman kala hala hangi takımı destekleyeceğime karar verememiş vaziyetteydim.Aslında İnter'i çok severdim eskiden çünkü şampiyon olamazdı(gayet makul bir sebep değil mi! ) ancak arka arkaya şampiyon olunca Juventus'u tutmaya başladım zira kendileri 2. lige düşürülerek beni cezbetmişti, Football Manager'inde bunda rolü büyük tabi.Herneyse maçı bekliyordum ve birden yerimden kalkıp içeriden İnter formamı almaya gittim. İnter'i destekleyesim gelmişti fakat bulamadım formayı, heralde son halısahadan sonra çantamdan çıkarmayı unutmuşumdur diyip gözüme ilişen liverpool formasını gördüm ve onu giydim. Milano derbisinde İnter'i desteklerken kırmızı giyen bir insan zor görürsünüz, işte o kişi benim.Maça koştum ve televizyonun karşısında yerimi alır almaz hakem bey düdüğünü öttürdü ve maç başladı.

İnter maçın başlamasıyla birlikte saldırmaya başladı. Milan, İnter'in yanında çok yavaş futbol oynuyordu. Sneijder'de maça çok iyi bir başlangıç yaptı ve bir ara hiç beklenmedik bir zamanda uzaklardan kaleye attığı şutu Dida zar zor çelerek kornere atabilmişti.İnter arka arkaya birkaç atak yaptıktan sonra, Milan ' ulan bende bir gidiyim ' demiş olmalı ki ortasahayı biraz bi geçtiler ama bunun akabinde top İnter'e geçtiğinde bir anda kontraya çıktılar. Milito'ya doğru havadan gelen topu Milanlı oyuncunun kafasıyla tam Milito'nun koşu yoluna indirmesi, Milito'nun ekmeğini bala batırmak oldu ve çok güzel bir vuruşla golünü attı.O akşam çok iyi motive olmuş ve harika bir maç çıkarıyordu. İnter oyunu tamamen yönetiyordu ki araya hakem girdi.Lucio'nun  bir pozisyonda düşmesini aldatmaya yönelik hareket olarak yorumladı cahil insan.Halbuki Lucio düştükten sonra anında topa hamle yapmak için ayağa kalkma çabasındaydı ve hakem oyunu durdurarak sarı kart gösterdi kendisine.Bu duruma benim kadar şaşırıp sinirlenen Sneijder, Lucio'nun sarı kartına alkış ile tempo tutunca hakem arka arkaya 2. hatasını yaparak direk kırmızı kartla Sneijder'i oyundan attı.Küfür etmiş olabilir belki ancak alkışlarken pek birşey söylemiyor gibiydi.Etmediyse bile ben bir duble küfür eder gibi oldum hakeme fakat etmedim, sadece eder gibi oldum, alkışla tempo tuttum. Beni de koltuktan atıcak değil ya.
En nihayetinde Sneijder'e yazık oldu. Çok iyi bir maç çıkarıyordu.İnter'in pas trafiğini güzel kontrol etti.Fakat İnter 10 kişiydi artık.Maç ilerledikçe gördük ki 10 kişilik İnter'in fizik gücü bile Milan karşısında gayet yeterliydi.Bir de Mourinho bi diye teknik direktörleri var en nihayetinde. Sneijder'in atılmasıyla değişiklik yapmadı kendisi ve çok da iyi etti.İlk yarı 1-0 bitti.

2.yarıya Milan bir gazla başladı.Saldırmaya çalşıyorlardı fakat hala yavaşlardı.Bir Ronaldinho biraz hızlıydı ve 2. yarıda Gattuso'nun yerinde giren Seedorf Milan'ı biraz daha etkin kılmaya başladı.Fakat Milan'ın da 1 kişi eksik oynadığını 2. yarıda daha iyi fark ettik zira Amerika ellerden kiralık gelen Beckham pek etkisizdi.Beckham'ı severim aslında ama bu maç hakikaten kötüydü.Milan Beckham yüzünden sağdan atak yapamadı.Bir tek top zaten ilerdeyken sağa yönlenirse Beckham'a geliyor ve kendisi topa gerekli düzenlemeyi yaparak harika bir orta kesiyordu.Maçta yaptığı en iyi iş buydu ve bu yanılmıyorsam 2 veya 3 kez oldu ve başka bir faydası olmadı.
Milan ataklar yapmaya çabalıydı, Ronaldinho bir ara güzel birkaç çalım atarak 'helal olsun' dedirtti, o da baya istekliydi fakat İnter çok iyi savunma yapıyordu.

Yine Milan'ın atak yapmaya yakınken kaptırdığı bir top Milito'ya geldi.İnter 2 kişiydi; Milito ve Pandev.Milan ise 4 kişiydi(kaleci hariç).Milito topu biraz sürdü karşısında 2 kişi vardı, 'Napıcan ki ulan' demeye tam yeltenmişken bir arapasıyla Pandev'i kaleciyle karşı karşıya bıraktı ve o sırada kendimden utandım.Milan defansı ben gibi bakakalmıştı ve Pandev sol çaprazdan topun dibine girerek açılan Dida'nın üstünden topun kaleye seyrini başlatmıştı.Gol olmasını beklerken direğe toslayan top bende bir 'Aaaaahhhh ulan' yakarışına sebep oldu.Direkten dönen top Dida'nın hemen dibine düştü.Pandev üzüldü haliyle ama birkaç dakika sonra frikik kullanıp barajın üzerinden kaleye giden topuna Dida'nın malak gibi bakacağını bilse belki üzülmezdi.Skor böylelikle 2-0 oldu, sevinç, coşku çığlık derken bir kez daha santra yapıldı.Milan yine İnter'e saldırmaya koyuldu fakat gardını bir türlü düşüremedi.Son dakikada kazandığı penaltıyı da, penaltı ustası Ronaldinho kaçırınca stat sevince boğuldu ve İnter hak ettiği galibiyetini aldı.

Maçtan sonra Mourinho şu sözleri sarf etmiş; "Sanırım hepimiz Sneijder'in kırmızı kart görmesinin bir tesadüf olmadığını anladık"diyerek bir komplo olasılığına dikkat çekmiş.
Ve takdir ettiğim ve benim maç hakkındaki fikrimide özetleyen sözü ise şöyle; "Ancak oyuncularım harikaydı. 9 kişi değil, 7 kişi bile kalsaydık Milan'ı yenerdik. Gerçi 6 kişi kalmamız bizi biraz zorlayabilirdi"

7 Ocak 2010 Perşembe

Final


Bir Final dönemi daha geldi çattı... Resimdeki yağlı kazık ne alaka dersen...Uzaklarda arama, çünkü sen içimdesin derim...Evet anladın sen onu...Şu aralar kendisiyle haşır neşiriz de biraz...

4 Ocak 2010 Pazartesi

Metin Keçeci


Dün NTV'de Ossasuna Real Madrid maçına rast geldim ve sevindim izlemeye koyuldum. Baktım maçta pek bir şey olmuyor diğer kanallarda ne var diye merak ederek maç ile dönüşümlü izlenicek birşey aradım ve buldum. Çok Güzel Hareketler Bunlar vardı yılbaşında gösterdikleri bölümü. Ben izleyememiştim o bölümü ve biraz bakıyım dedim.Bir skecin sonuna denk geldim ve diğer skeci sunmak için sahneye konumuzun başlığı olan Metin Keçeci çıktı. Bu adamdan hiç haz etmiyorum Kendi kişiliği nasıldır bilemiyorum ve beni de pek ilgilendirmiyor ancak 'tiyatronun en davar insanı' olma yolunda özel bir çabayla ilerliyor kendisi ve bunun nedenini merak ediyorum.
Her neyse bu davaroğlan çıkınca tabi ben maça döndüm ve anında dakikaya baktım 7:43 civarıydı. Ne kadar konuşucak diye çok merak ettim ve yarım dakikada bir KanalD'ye dönüp hala konuşuyor mu diye bakındım, ne zaman baksam hala konuşuyordu kendisi. Bu aralarda da Real Madrid ataklar yapıyor ama bir türlü arka arkaya isabetli paslar atamıyorlardı.Atak oyuncuları sürekli yer değiştiriyor sol va sağ bekler hücumcu gibi defansı önemsemeden umarsızca ileriye çıkıyorlardı. Marcelo bir ara sağ açık oldu sol oldu ortaya geçti ve tabi onun hareketleriyle C.Ronaldo ve Van der Vaart'da yer değiştirdi. Higuain forvetten çok forvet arkası gibi oynadı ve takım forvetsiz kaldı falan derken Kanal D ya bakıyorum adam hala konuşuyor ve sahteden gülüyor. En sinir olduğum hareketi de bu zaten, en gülünmeyecek şeye bile ıkınarak gülmeye çalışıyor adam.Neyse maçta dakika 17 oldu  Metin Keçeci insanı hala konuşuyor gülüyordu, Yılmaz Erdoğan'da ne buluyorsa kendisinde sürekli konuşturmaya çalışıyordu.Her neyse maça döndüm. Marcelo'yu sol bekte çok beğenirim ama sol açığa o adam olmamış gibi, hızlı adam fakat hamlelerinde çok kararsız kalıyor çabuk düşünemiyor diye zannediyorum. Ama Arbeloa'nın soldan bindirmeleri gayet başarılıydı takdir ettim kendisini. Xabi alonso gidince Liverpool eksik kaldı baya ve yeri dolmadı henüz ama enteresandır ki R.Madrid'de eksik kaldı. Nedense bir türlü form tutamıyor kendisi ve Real'in sahadaki en kötü adamıydı bana göre.

Herneyse yine baktım KanalD'ye...evet yine o orda.Tonla kitap okuduğunu iddia eden bir insanın cümle kurmada bu kadar yetersiz olması ve ne söylediğinin bilincinde olmaması çok şaşırtıcı.Bir ara seyircinin biri 'nasıl bu kadar sempatik oluyorsunuz' diye sorunca dünyalar başıma yıkıldı. Bu ne layn? Kim sempatik, nasıl bu kanıya vardın? Önündeki tiyatronun yüz karası bir adam sen nasıl böyle birşey düşünüpte sorarsın? Seyircinin bu sorusundan sonra Yılmaz Erdoğan'ın bu adamı konuşturmada neden ısrar ettiğini anlamış bulundum.Öyle bir anladım ki anlatamam..
Metin Keçeci'nin bu soruya yanıtı ise aynen şöyle oldu; "Aslına bakarsanız sahneye çıkmadan önce kendimi sempatik olmaya şartlandırıyorum". Bu cümleyi duyunca anında maça döndüm çünkü salondakiler buna da güldü.En ufak bir tıngırtıya alkışla tempo tutmaları yetmiyor birde böyle saçma şeylerin peşinde gidiyorlar. Herneyse maçta hala gol yok ve dakika 25 civarı oldu sevgili dostlar ve bilin bakalım KanalD'de hala kim var? Eveet Metin Keçeci..adam bıkmadı usanmadı, altına sıçma pahasına gülme ıkıntıları yapıyor.
En son dakika 27'yi gösterince baktım ve Yılmaz Erdoğan dedi ki hadi sun skeci artık da git.Bende derin bir oh çektim. Saçma sapan bir sunuşla kenarı çekilirken yaptığı alkış hareketi midemi bulandırdı. Uzaklaştıkça ellerini birbirine daha sert vuruyor,sanki vurma hızına bakarak seyirci alkış kıyamet olucak ve "helal olsun be adama valla ne güzel alkışlıyor" diyeceklermişçesine hırslanıyor kendisi.

Tam 20 dakika Metin Keçeci vardı KanalD'de..dile kolay 20 dakika ve Metin Keçeci.  KanalD bunu fazla kaldıramadı ve 20 dakika sonunda reklamlara girdi.Ben 20 dakika Metin Keçeciye katlanmışım skeç giricek diye birde reklam giriyorsun ETME..(Yılmaz Erdoğan'ın ETME diye haykırdığı şiir muhteşem, harikulade. dinlemenizi tavsiye ederim).

KanalD'yi, Metin Keçeci'yi, Yılmaz Erdoğan'ın bu hareketini ve bu olayın yapımında ortaya fikir atanları (Metin keçeci çıksın olm işte..vs. diyenleri) kınıyorum.

Yılmaz Erdoğan'ı da bu şiirden ötürü takdir ediyorum;


Bu arada maç 0-0 sona erdi..Bilgilerinize.

Old Firm derbisi

Yılın ilk büyük derbisi oynandı. Celtic - Rangers çok çekişmeli, vurdulu kırdılı geçen maçta yenişemediler.


İlk yarı boyunca Celtic öyle ataklar yaptı ki Rangers yarısahayı bırakın bir ara ceza sahasından çıkamıyordu fakat bu ablukayı savuşturmayı bildiler ve ilk yarı gol yemediler. Direkten dönen bir top oldu ilk yarıda yürekler ağıza geldi fakat gol olmadı ve bir rahatlayış süregeldi ( Rangers'ı destekliyorum, bunun çok basit bir sebebi var en son satırda açıklamış bulunuyorum ).İlk yarıda en çok göze çarpan isim, oyunuyla, hırsıyla, akıllı hamleleri ve paslarıyla Celtic forveti Samaras oldu.Muazzam oynadı nerdeyse, fakat golü bulamadı.Anelka'nın oyun tarzına sahip kendisi, ceza sahasının içinde fazla durmuyor. Geri gidiyor top alıyor paslaşıyor.. tam modern futbol oyuncusu, Sayın Üründül'ün deyimiyle kollektif futbol olsa gerek.
Bir de ilk yarıda aklımda kalan bir faul var. Lafferty ileride baskı yapmak isterken Celticli futbolcunun kaval kemiğine kramponunun dişlerini yapıştırdı. Ayıptır Lafferty bi daha olmasın..Hakem bu harekete sarı kart gösterdi fakat ben acımadan kırmızıyı yapıştırırdım (heralde bu yüzden hakem ben değilim de o).
Birde ilk yarıda sayılmayan bir Celtic golü vardı. Sol kanattan kesilen bir orta kalecinin üstüne geliyordu ki Celticli insan evladı kalecinin arkasından zıplayıp elleriyle kalecinin ellerini hafiften sağa çekerek topa kafayı vurdu ve gol oldu. İnatla gol oldu diye sevinmesini anlayamadım kendisinin, anlamakta gerekmiyor sanırım.

İkinci yarı ilk yarıya oranla biraz daha ortada geçti ama yine Celtic baskılıydı. Rangers'ın aklı başına gelmiş olmalı ki Samars'ı ikinci yarı pek oynatmadılar ve Celtic hücumlarını büyük ölçüde azalttılar.Celtic bu azalmayı görünce oyuna benim takdir ettiğim ve dört gözle oyuna girmesini beklediğim bir oyuncu olan McDonald'ı aldı.O oyuna girerken 'ahanda golü yedik!' diye bir yorum atmış buludum ortaya ve hakikaten adam golü atıverdi.Bir yandan nasıl da bildim böbürlenmesi yaşarken diğer yandan 'yeniliyoz lan sanki' diye bi üzüntü hissetmek zorunda buldum kendimi. Neyse ki 2 dakika sonra sağdan kullanılan köşe vuruşu ön direk yakınlarında hayvani bir sıçrayışla kafayı vuran McCulloch golü attı. Celtic'in golünden sonra bir çok köşe vuruşunu 2 dakikaya sığdırmıştı Rangers ve en sonunda attılar. Celtic taraftarı hınca hınç doldurdukları statta sessiz kaldılar ve Rangerslıların klasik 'Şampiyonuz Ulan' marşları duyulmaya başladı.

Maç.1-1 bitti. 79 da McDonald ve 81 de McCulloch skoru belirlediler. Neden Rangers'ı tuttuğuma gelince; E arkadaş herkes Celticli. Sokağa bir çıkıyorum herkesde celtic şapkası, yok efendim eltic poları, caltic atkısı, celtic forması.... Ne lan bu? YKM ye veya Nike'a bir gidin bakın heryer Celtic muamülleriyle dolu. Bir ara küçükken 'ne iyi lan yabancı takım formaları da var' diye düşünürken artık bıkkınlık getirdi ve ölümüne Glaskow Rangers taraftarı oldum. Şşşşttttt Celticli sana diyorum;nasıl koyduk ama !

28 Aralık 2009 Pazartesi

Futbolcu isyanı.


TFF 2. Lig 3. Grup’ta yarışan Erzurumspor, son yaptığı Trabzon Karadenizspor maçında çektiği isyan bayrağıyla gündeme geldi.Futbolculara bu sezon hiçbir ödeme yapılmamış ve şimdiye kadar kendileri sadece gönüllü olarak sahaya çıkıp takımlarını bu zamana kadar sırtlamışlar.Bunun protestosunu da maçın başlama düdüğüyle maça başlamamak olarak yaptılar. 1 Dakika boyunca oldukları yerde kaldılar ve kimse top ile ilgilenmedi. Trabzon Karadenizspor'lu oyuncular da sporcu kardeşlerini destekleyerek bu 1 dakika boyunca kendi sahalarında top çevirdiler.

1 Dakika dolduğunda maç normal şekliyle devam etti.Maçı 1-0 Karadenizspor kazandı.Maç bitince Erzurumsporlu futbolcuların protestosu bitmedi haliyle.Ellerinde 'BİZDEN BU KADAR' yazan bir pankart ile göründüler ve sahada oturma eylemi yaptılar.Sessiz ve derinden isyan ettiler.


İşin aslı astarı nedir bilemiyoruz tabi.Para var da mı verilmiyor yoksa başka birşeyler mi var ama böyle giderse ligin 2. yarısında Erzurumsporlu futbolcular sahaya çıkmama kararı almışlar, bunu uygulayacaklardır. Erzurumspor'a sahip çıkılmasını istiyor futbolcular, bende istiyorum, sahip çıkın Erzurumspor'a....